Çocukluğum


Benim dedem oduncuydu, çocukluk dönemimin hemen hemen tek ve en popüler ısınma aracı olan sobalar için odun satardı.Sabah uyanıp kahvaltımı yaptıktan sonra soluğu odun deposunda dedemin yanında alırdım. Benim için güzel bir oyun alanıydı. Küçük bir de kulübesi vardı, kışın teneke sobayla ısıtırdı içerisini. Kedimiz, köpeğimiz, tavşanlarımız da vardı. Bunlarda oyun arkadaşlarımdı. Bir de dedemin sattığı odunları alıcıların evlerine taşımada yardım eden Dilaver Amca vardı. Beyaz bir atın çektiği tahta arabayla odun taşırdı sürekli.Ara ara ben de Dilaver Amca’nın yanına oturur at arabasıyla gidip gelirdim. Ev ve depo birbirine çok yakın olmasına rağmen eve gidiş gelişlerimde büyük bir keyifle Dilaver Amca’nın yanına kurulup beni eve bırakmasını beklerdim. Atın ayaklarında çakılı olan nal ve tahta arabanın tahta tekerleklerinin çıkardığı gıcırtılı ses benim için muhteşem bir müzik ziyafeti niteliğindeydi. Bazı günler de Dilaver Amca’ya beni kucağına alıp atın başını sevmek için yukarı kaldırsın diye masumca yüzüne bakardım. O da dayanamaz beni kucağına alır bir eliyle de atın yularından tutardı. Bende büyük bir keyifle atın yelelerini sever burnunu okşardım.Dilaver Amca Balıkesir Gönenliydi. Ama onlarda İstanbul’a göçüp gelmiş buraya yerleşmişlerdi. Evliydi, bir kızı bir oğlu vardı. Oğlu Hava Harp Okulu’nda okurken 1980 döneminde siyasi olaylara karışmış, okuldan atılınca yurt dışına kaçmış. Eşi, kızı ve yaşlı teyzesiyle birlikte bizden birkaç sokak ileride otururlardıBenim için her sabah aynı rutinlik devam ederdi. Kahvaltı, sonrasında odun deposuna gidiş, dedemle vakit geçirmek, kedi, köpek ve tavşanları sevdikten sonra biraz at arabasına binmek ve tabiki hepsinden sonra oyun vakti gelirdi. Gerçi annem sokakta oynamamıza pek izin vermezdi, onun için ya deponun bahçesi yada evin bahçesinde kurulu olan salıncakta sallanmak en güzel oyundu.Yaz gelip dutlar oldumu komşunun bahçesinden deponun çatısına kadar uzanan dut ağacının dallarından çatıya uzanıp dut yemek kadar zevkli bir iş olamazdı. Çatıya nasıl ve ne zahmetlerle çıktığımı hiç sormayın.Okul çağım gelip okula başlayınca işler biraz değişti. Ufak tefek bir çocuk olduğum için hiç çanta taşımadım.Okul oturduğumuz sokakta eve çok yakındı, depoya bitişik haldeydi. Sabahları dedm çantamı alır elimden tutar beni okula bırakırdı. Çıkışta da mutlaka birileri gelip alırdı beni okuldan. Bazen önce depoya uğrardım, Dilaver Amca odun götürecekse beni eve kadar bırakmasını isterdim. Yıllar sıonra dedem odun satmayı bıraktı. Dilaver Amca da emekli oldu. Ama biz zaman zaman onlara gidip gelirdik. Bir süre sonra atı öldü. Çok üzülmüştüm. Çocukluğumdan bir parça gitmişti. Yıllar sonra Dilaver Amca öldü, ardından da dedem. Artık büyümüştüm çocuk değildim, ama içimde bir yerler hala çocuktu. Ve dedem, Dilaver Amca ve tabiki benim beyaz küheylanım her zaman ordaydı.Rahmet ve özlemle anıyorum....
Continue >>>

Seçmeler, saçmalar


-Domuz gribi tüm dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. Türkiye alarmda.
Kimse merak etmesin Başbakan yarın çıkıp açıklama yapar “Hamdolsun bize bir şey olmaz, domuz gribi bizi teğet geçer”

-Vali Muammer Güler açıklama yaptı “1 Mayıs’ta polis işçileri çiçekle karşılayacak”
Kesin karşılar ama Taksim’e çıkma ısrarı devam ederse polis o çiçeklerin yetiştiği saksıları işçilerin kafalarında kırıp orantılı güç kullanır.

-DTP Genel Başkanı Türk “ölen askerler” için derin üzüntü duyduğunu söylemiş.
Biz biliriz onun neden derin üzüntü duyduğunu, ölen asker sayısı niye bukadar az oldu diyedir kesin.

-CHP, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin hakkında TBMM’ye Deniz Feneri soruşturmasındaki tutumundan dolayı gensoru önergesi vermiş.
Biraz geç kalmadınız mı? Atı alan Üsküdar’ı geçti o dosya pek bi AKPak olmuştur.

-Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ TSK içinde rejime aykırı kimsenin barınamayacağını açıkladı.
Ne tezat bir durum, hükümet içinde de rejim taraftarı kimse barınamıyor.
Continue >>>

Diabetes Mellitus


Halk arasında şeker hastalığı olarak bilenen diyabet 7’den 70’e her yaşta görülebiliyor. Pankreasın yeterli derecede insülin salgılamaması yada salgılanan insülinin yeterli derecede kullanılmaması sonucu ortaya çıkan kronik bir hastalıktır. Tedavi edilmediği takdirde göz, kalp, böbrek gibi organlar ve damarlar üzerinde ciddi hasarlar oluşturabiliyor. Genetik faktörlerin önemi yanında tek başına bir etken değil, yanlış beslenme ve hareketsizlik diyabeti tetikleyici nedenler arasında.
İki tip diyabet hastalığı bulunmaktadır.
Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabet.
Tip 1 diyabet çoğunlukla çocuklu ve ergenlik döneminde, Tip 2 diyabet ise erişkin yaşta ortaya çıkmaktadır.
Tip 1 akut yani aniden ortaya çıkar belirti vermez, ancak Tip 2 diyabet ise akut değildir. Hasta belki yıllarca diyabetle yaşıyordur ama hastalığının farkında değildir.
Belirtileri:
Tip 2 diyabetin sık rastlanan belirtileri kilo artışı, yada azalması, yorgunluk, uyku halinde artış, normalden daha çok yemek yeme isteği ve çabuk acıkma, çok susama, özellikle gece sık idrara çıkma, tekrarlayan enfeksiyonlar ve zor iyileşen cilt yaraları, el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, baldıra gece aniden kramp girmesi, nedensiz süregelen kaşıntılar.Diyabeti olan kişilerin tansiyonlarınada çok dikkat etmeleri gerekir.
Kimler risk faktörü altında
-Günlük hareketinde azalma olanlar
-Ailelerinde diyabetli kişi bulunanlar
-Sık gebelik yaşayanlar ve iri doğum yapanlar
-40 yaşın üstünde olanlar-Stresli bir hayatı olanlar
-Beslenme alışkanlığı bozuk olanlar.
Diyabetli hastaların yeme düzenlerine çok büyük önem vermeleri gerekmekte. Şeker seviyelerini istenen düzeyde tutmak için ana öğün ve ara öğünlerini(6 öğün) mutlaka zamanında almaları ve günde en az 30 dakika yürüşüy veya hafif egzersiz yapmaları gerekmektedir.
Ömür boyu süren bir hastalık olan şeker hastalığında kişi şeker seviyesini sürekli ölçümlerle kontrol altında tutmak zorundadır.
Kan şekeri seviyesi düştüğünde açlık hissi, terleme, çarpıntı, baş ağrısı, göz kararması hissedilir. Kan şekeri yükseldiğinde ise, ağızda kuruluk, bulanık görme, halsizlik, çok su içme, çok idrara çıkma ve aşırı yemek yeme görülebilir.
Diyabetli hasta için şekerlerinin ani düşmesi ve yükselmesi tehlike yaratabilmektedir. Kan şekeri düştüğünde 4-5 adet kesme şeker veya bir bardak meyva suyu alınmalıdır. Yükseldiği durumlarda ise istirahat edilmeli ve eğer bulantı yoksa bol bol su içilmelidir.
Tabiki en önemlisi sürekli hekim kontrolünde olmaları gerekmektedir. Aksatılmayan öğünler, egzersizler, kan şekeri ölçümleri ve düzenli ilaç kullanımı ile şeker hastalığı ile yaşamayı öğrenebilirsiniz.Hepinize sağlıklı, esenlik dolu günler.
Not: Ben doktor değilim, ozaman bukadar bilgiyi mi nereden biliyorum? Annem 12 yıldır diyabet hastası.
Continue >>>

Ergenekon şafaktakon


Ne mutlu tüm gündemi oyalayacak bir davamız var "ERGENEKON", popülaritesini korumakta kararlı, herkesin ağzında sakız oldu. Deniz Feneri e.V.davasına getirilen yasaklar nedeniyle basında tek satır yazı yok, kimse akibeti ne oldu, dosya ne aşamada bilmiyor. Ama gel gelelim konu Ergenekon olunca üç yaşındaki çocuğun bile fikri muhakkak vardır. Söz konusu yasaklar niye acaba bu dava içinde geçerli değil. Başbakan bu davanın savcısı olursa yaşananlar az bile.
Dalga dalga baskınlar devam ederken, bilmem kaçıncı baskında kimlerin gözaltına alınacağı yandaş gazetelerde günler öncesinden yayınlanıyor.
Aynı durum daha iddianame hazırlama aşamasında da yaşandı, bazı yandaş gazeteler tarafından nasıl olduysa oldu! iddianamenin içeriğini kamuoyuna duyurdular.
12. dalgada baskın yapılan yerler ise çok dikkat çekici. Artık bu ülkede insanlar Atatürk'çü olduğunu onun devrimlerini savunduğunu söyleyemeyecek duruma getirilmeye çalışılıyor.
Ne olduğu belirsiz bir şaklabanın söyledikleri üzerine dayanaksız tutanaksız insanlar içeriye alındı. Aylarca ne ile suçlandıklarını bilmeden hapislerde tutuluyorlar. Şimdi ne oldu Tuncay Güney o söylediklerimi işkence altında söyledim diyor ve bilirkişide bunun gerçekliğini onaylıyor. Bu durumda ne olacak peki?
En son dalgada baskın yapılan yerler Atatürkçü Düşünce Derneği , Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği merkez ve bir kaç şubesi. Şimdi bu dernekler bugünden tezi yok isimlerini şöyle değiştirsinler:Atatürkçü Düşün-meme-ce DerneğiÇağdaş Yaşamı Destekle-me-me Derneği
Nasıl iyi olmaz mı? En azından sürekli baskına uğramaktan didik didik aranmaktan kurtulurlar.
Cumhuriyet Miting'lerine katılan birisi olarak bende bekliyorum bakalım sıra nezaman bize gelecek diye. Bunlardan korkulur ülke ya AKP ya Ergenekon diye ikiye bölündü haa birde bugün DTP'ye baskın yaptılar. Baskının sebepi acaba seçimlerde kaybedilen iller olabilir mi, düşünmeden yapamıyorum.
Continue >>>

F1: HIZ VE TUTKU



Formula 1 yarışları Avustralya’nın Melbourne kentinde Albert Park’ta yapılan yarışla başladı.Cumartesi günü yapılan sıralama turlarında en iyi zamanı yapan İngiliz pilot Button yarışa pole pozisyonundan başlayacak, takım arkadaşı Barrichello ikinci, Red Bull’dan Vettel ise üçüncü cepten yarışa başlama hakkını elde etti.
Ferrariler ise sezonun ilk ayağında 7’inci ve 8’inci sıradan yarışa başlayacaklar. Geçen yılın şampiyonu Louis Hamilton ise iyi bir başlangıç yapamadı. 58 tur üzerinden koşulan yarışta pole pozisyonunda başlayan Brawn GP takımının İngiliz pilotu Jenson Button ilk cepten başlama şansını iyi kullanarak yarışı ilk sırada tamamlamayı başardı, Brezilya’lı pilot Barrichello ikinci, İtalyan pilot Trulli ise üçüncü sırada yarışı tamamladı. Hamilton ise yarışı dördüncü sırada bitirebildi.
Vettel ve Kubica’nın bitime az bir zaman kala yaptığı kazanın ardından Barrichello ikinci sıraya oturarak takımına duble yaptırmış oldu.
Jarno Trulli’ye güvenlik aracı pistte olduğu süre içinde sollama yaptığı gerekçesiyle 25 saniye cezası verildi ve üçüncülüğe Hamilton oturdu. Ferrarilerin bir varlık gösteremediği yarışta Brawn GP duble yaparak markalar klasmanında birinci sıraya oturdu.
McLaren Mercedes takımının yarıştan diskalifiye edilmesi ile Trulli tekrar üçüncü ilan edildi.
Damalı bayrak yok ama Button yine birinci!!!
Sezonun ikinci yarışı Malezya’nın Sepang pistinde geçtiğimiz hafta sonu yapıldı.
Yarış öncesi yağmur beklenmediği halde yarışın 32.turda yarışın aniden ve şiddetli şekilde bastırması nedeniyle sürücülerin güvenliği için yarış durduruldu. Yarışın durdurulduğu anda ilk sırada olan Button yarışın lideri ilan edildi. Yarışa ilk cepten başlayan Button bu yarışta da şansını devam ettirdi ve kariyerinin 3’üncü GP zaferini elde etti.
Antreman turlarının en iyi zamanını elde eden Ferrari pilotları Raikkonen ve Massa Pazar günü yapılan yarışta yine puan alamadılar ve taraftarlarına hayal kırıklığı yaşattılar.
Yarışta ikinciliği BMW Sauber’in Alman pilotu Heidfeld alırken, üçüncü sıraya Toyata takımının Alman pilotu Timo Glock oturdu. Trulli’nin 4. olarak tamamladığı yarışta Barrichello 5’inci Weber ise 6. Oldu.
Kurallar gereği yarış tamamlanmadan durdurulduğu için ve yarış süresinin 2 saat ile sınırlı olması nedeniyle yarışmacılara normal puanların yarısı verildi.
Pilotlar klasmanında Button 15 puanla birinciliğini devam ettirdi. Takımı Brawn GP ise 25 puana yükselerek markalar klasmanında birinciliğini korudu.
Bakalım 17-19 Nisan’da Çin Grand Prix’sinde yarışseverleri nasıl bir heyecan bekliyor.
Continue >>>

Gözyaşıyla yıkanmış yastıklar


Yine sabah oldu, pijamalarını çıkarıp katladın yatağın kenarına bıraktın. Üstüne yeni bir sen’i giydin, elbise niyetine. Akşam ki senden çok farklı. Gece tüm yaşanmışlıklar, üstünden çıkardığın pijamanla birlikte kaldı. Gözyaşınla ıslanan yastığın mahzun arkandan bakıyor, acaba bu gecede gözyaşı sağanağı olacak mı diyerek.
Alelacele hazırlanıp atıyorsun kendini evden dışarı. Üzerine giydiğin yeni sen’le, yüzüne taktığın sahte gülüşünle esnafa selam verip koşturarak geçip gidiyorsun sokaklardan. Sahte sen ve içindeki gerçek sen nasıl da çatışma halinde, üzerine giydiğin sahte sen, yüzüne taktığın sahte gülüşle etrafındakiler seni mutlu sanıyorlar. Oysaki sen biliyorsun bir tek içindeki gerçek seni.Hepimiz sahte hayatlar yaşıyoruz. Güneşle birlikte doğup, güneşle birlikte batan sahte hayatlar. Her gün bir yenisi yaşanan. Gün içinde karşılaştığın insanların, işyerinde, otobüste, trende, gemide, kaçı normal görüntüsünde.
Düşüncelerini okuma gücüne sahip olsan kim bilir ne hayatlara, ne sevinçlere, ne hüzünlere tanık olacaksın. Belki birçoğunu kendine benzeteceksin.
Akşam evin yolunu tutarsın, yine yüzünde sahte gülüşün, üstünde sahte elbisenle, eve gidip bir an önce kurtulmak istersin, üzerinden çıkarıp atmak istersin sahte ne varsa. Ta ki ertesi gün güneş doğana kadar. Gerçek sen’le baş başa kalmak istersin. Gece yatağına yattığında belki yine gözyaşlarınla yıkayacaksın yastığını, belki de hemen uykuya dalıp başka diyarlara yol alacaksın. Ama gün doğduğunda her şey yine sil baştan sahtelik içinde sürüp gidecek.
Continue >>>

Seçimlerden akıllarda kalanlar


-Antalya’nın Manavgat ilçesi Oymapınar beldesinde halk seçimlerden bir hafta önce ölen AKP’li adaya oy verip başkan seçmişler. Ancak yasa gereği adam öldüğü için en çok oyu alan ikinci aday başkan koltuğuna oturmuş. Halk isyanlarda CHP’li aday başkan oldu diye. Biz ona oy vermedik diyorlar.
Eh benim akılsız milletim siz bilmezmisiniz ki ölüden hayır gelmez, ama seçmişler madem bir kere onları mı kıracaksınız koyun adamın resmini koltuğa yapsın başkanlık, eee ceket başkan oluyor da resim niye olmasın.

-Ağrı’da seçimi AKP’li aday kazanınca DTP’liler ortalığı savaş alanına çevirmişler.
Aman bırakın ne yaparlarsa yapsınlar, kırsınlar döksünler, hatta olmadı adaylarını düello yaptırsınlar. Kim sağ kalırsa o başkan olur, ölen ölür kalan sağlar bizimdir misali.


-Gaziantep’in Nizip ilçesinde seçimi AKP’li aday kazanınca DP olay çıkarmış.
Ya gerçekten DP seçimlere katılmış mıydı? Hiç unutmuşum da.

-Seçim sonuçları yavaş yavaş gelmeye başladı. CHP’nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı ekranlarda seçimi ben kazandım diye konuşuyor, tebrikleri kabul ediyor. Aaa o da ne sabah bir kalkıyorum ki seçimi AKP’li aday kazanmış.
Acaba akşam ben rüyamı gördüm, yoksa biz hiç seçime falan gitmedik mi? Kötü bir şakamı yoksa hepsi.

-Siirt’te seçimleri DTP’li aday kazanınca DP’liler saldırmışlar.
Ya ben Türkiye’de değilim ya da seçimler Patagonyada yapıldı. DP’liler ne varlık gösterdi ki bu seçimlerde birde üstüne üstlük kavga çıkarıyorlar. Heee anladım kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş…..

-Antalya Demre’de bir köyde meydana gelen olay tam Türkiye’lik dedirtecek cinsten. Köylü oy kullanmaya gidiyor muhtar adayının zarfına 400 TL koyuyor. Eve gelince aklı başına geliyor, sandıklar açıldıktan sonra parasını alıyor.
Benim aklım karıştı gerçekten yanlışlıkla mı koydu o 400 TL’yi zarfa,yoksa muhtar adayı adının olduğu kağıt içinde adama ona oy versin diye rüşvet olarak para verdi de bizim şaşkın amca görmedi onunla birlikte mi koydu zarfa.


-Erzurum Aliçeyrek’te muhtarlık yarışı kıyasıya bir mücadeleye sahne oldu. İki muhtar adayının yakınları birbirine girdi 5 ölü, 8 yaralı.
Köyde oy kullanacak kimse kaldı mı acaba yoksa ölenler pisi pisine mi öldüler.

-Malatya Pütürge Tepehan beldesinde yaşanan olay ise işin başka bir boyutu. Makam şöförü belediye başkanlığına aday oluyor ve seçimi kazanıyor.
Helal olsun, adam demek ki 13 yıl sadece şoförlük yapmamış, gerçekten çalışmış, alnının teriyle almış başkanlığı.

-Seçimlerden sonra bilanço açıklandı. 15 ölü, 100 yaralı.
Yaşasın Demokrasi Bayramı, Kurban Bayramı ve Şeker Bayramını aratmadı vallahi...
Continue >>>

Demokrasi Şöleni



Seçimden sonra buyrun demokrasi şenliğine. Milyonlar TV ekranlarında izledi oy verme işlemi sırasında ve oy verme işlemi bittikten sonra yaşananları. Diz boyu kepazelik. Trajikomik olaylar silsilesi, vuranlar, kıranlar, ölenler, öldürenler. Meğer ne değerli ne tatlı şeymiş şu koltuk. Tüm yaşananlar size önemli bir mevkii, iyi bir sosyal statü sağlayacak olan koltuk uğruna değil mi? Kim aksini inkar edebilir ki. Tamam içlerinde halk için çalışacak, halka hizmet edecek olanları da var, yok diyemeyiz. Yine de şu kasa, kese doldurma, adam kayırma işleri olmasa iyi olur dimi ama.
İstanbul'da Trakya Bölgesine doğru uzanan ilçelerinde yaşananlara bir baksanıza, hali hazırda en çok rant getirecek ilçeler konumunda değiller mi? Bu özelliği onları paylaşılamaz kılmıyor mu? Bunda değil mi tüm adayların gözüne elma şekeri gibi gözükmeleri? Yaşanan olaylara hepimiz ekranları başında şahit oluyoruz.Seçim sonuçları açıklanmaya başlandı, x ilçesini CHP kazanıyor. Sonra AKP kazandı açıklaması geliyor. Durum böyle olunca karşıt iki partinin yandaşları da birbirine giriyor.
Büyükçekmece ve Beylikdüzü’nde yaşananlar en güzel kanıtı. Başka söze gerek bırakmıyor. Ankara da Dikmen ve Çankaya’da yaşananlar da olayın ayrı bir boyutu. Çok sınırda oy farkıyla belediye başkanlıkları gidip geliyor. İtirazlar yapılıyor YSK kararı verecek herkes merakla bekliyor. Gerçi seçim gecesi yaşananlar kolay unutulacak cinsten değil, akıllarda bir sürü soru işareti bırakıyor. Seçimlere gölge düştü şaibeli bir seçim yaşadık, bitti. Yankıları uzun zaman devam edecek gibi. Demokratik bir seçim ortamında olmaması, yaşanmaması gereken olaylar meydana geliyor.
Sonuçta halk tüm partilere uyarı niteliğinde cevabını çok güzel verdi vermesine de anlayana misali. Ders alırlar mı bilmiyorum bekleyip hep beraber göreceğiz.
Ne dağıtılan kömürler, beyaz eşyalar, makarnalar, ne de yüksek volümden atıp tutmalar işe yaramadı, halk bilinçli şekilde davrandı. Ancak bir gerçek var ki şu zamana kadar yapılan seçimler içinde en çok rüşvet dağıtılan seçim oldu. AKP’ye epey pahalıya mal olmuş olmalı, ya da sponsor firmalarına!
Seçimden önce kriz yok diyen, ancak seçime sayılı günler kala ardı ardına kriz önlem paketlerini açıklayanlar seçim bittikten sonra sonuçlar kesinleşmeden gece yarısına doğru ekranlara çıkıp seçim sonuçlarının kendilerini tatmi etmediğini, halkın nedemek istediğini anladıklarını, gereken cevabı aldıklarını, değerlendireceklerini, nerede nasıl bir hata yaptıklarını araştıracaklarını açıklıyorlar. Hatta seçimden önceki geceye kadar krizi kabul etmeyen Recep Tayyip Erdoğan seçimden birkaç saat sonra çıkıp seçim sonuçlarında krizin etkisi büyük açıklamasını yaparak krizi kabul ettiğini gösteriyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler. Üç beş saat öncesine kadar ülkede kriz yoktu hamdolsun ki teğet geçmişti de ne oldu ki birden ülkeye kriz geri döndü kimse anlamadı.
Sonuçların ortaya çıkardığı en büyük gerçek AKP’nin ve başbakanın halkın yüzde 61 tarafından istenmediğidir. Halk padişah ve halife görmek istemiyor, ortadoğuya yanaşan, racon kesen, halkı azarlayan, parlayan, gürleyen, kendini yükseklerde gören bir lider, bir başbakan istemiyor. Bunu anlasalar iyi olur.Bazı il ve ilçelerde gösterdikleri adaylar seçilemedi. Özellikle alınmasını yürekten istediği illeri alamadı, bu illerdeki seçim çalışmalarında görevlendirdiği bakanları bir işe yaramadı. Sonuç başarısızlık. Öyle ki bu seçim sonuçları birkaç bakanı koltuğundan edecek gibi gözüküyor. Antalya’lı yaşlı bir teyze “oy, moy yok size” diyerek azarladığı bakana, aslında halkın ortak düşüncesini çok güzel aktarmış oldu ve Antalya Büyükşehir Belediyesi CHP’ye geçti. Mersin’li çiftiye yapılanlar da unutulmadı. Halk burada da cevabı çok güzel verdi. Manisa örneğinde de aynı durum söz konusuydu, halk tepkisini çok güzel gösterdi.
Soğuk karlı dağ doruklarından sıcak denizlere açılamadı AKP, önünü büyük oranda CHP, az da olsa MHP kesti. Özellikle büyükşehirlerde tahminlerin de ötesinde oy kaybına uğradı. İç Anadolu da kazandığı illerin bazılarında da aman aman çok büyük farkla kazanamadı Belediye Başkanlıklarını. Kayseri’de büyük oranda oy kaybı yaşadı. Sivas seçimlerden birkaç gün önce ölen hemşehrileri Muhsin Yazıcığolu’na vefa borçlarını çok güzel ödediler. AKP burada da hüsrana uğradı. Isparta’da da MHP’ye mağlup oldu. Halk tokatı vurdu uyarı niteliğinde de olsa.
Dur bakalım Tayyip Bey dediler. Öyle istediğin gibi at koşturamazsın bu meydan da gerçi ata da binemezsin ya neyse. Yüzde 50 oy alırız diye atıp tutanlar hayal kırıklığına uğradılar, yandaş medya bile seçimden önce krizden tek kelime bahsetmezken öcü gib kaçarken, her nedense seçimden sonraki ilk manşetlerinde kriz sözünü kullandılar. Hatta bu gidişle one minuitt , bir daha gelmem dediği Davos yolları da Başbakana gözüktü gibi. Artık Davos’a “Davos yolları taştan” şarkısını terennüm ede ede giderler.Olmadı Recep Tayyip olmadı bu defa. Maymun gözünü açtı, ne dağıtılan rüşvetler (yardımlar) ne seçimden iki üç gün önce açıklanan ikinci Ergenekon iddianamesi, ne birkaç sektörü ihya eden vergi indirimlerin, ne de asit kuyuları milleti kandıramadı. Bakanlarının, milletvekillerinin daha önceki seçimlerde yaptığı gibi askere sataşıp polemik yaratarak oy toplama çabasıda sonuç vermedi bu kez. Sandık açıldı ve 7 milyon seçmenin oy kullanmadığı sonuçlara göre yüzde 39 oy oranıyla ipi birinci göğüslediniz. Hayırlı uğurlu olsun ancak yüzde 61 gibi küçümsenemeyecek bir oranla da istenmediniz bu da kulağınıza küpe olsun. Türk halkı bu, kime ne zaman, ne cevap vereceğini çok iyi bilir. Allah göstermesin sonunuz ANAP gibi oluverir, bir dönemlerin en büyük, en güçlü partisi konumundayken şimdilerde esamesi bile okunmaz oldu.
Artık küllahı önünüze koyup iyi bir düşünün, bu işin ileride genel seçimleride var. Öyle ben ceketimi koysam seçilirle bu işler yürümüyor, hep beraber gördük kalelerin nasıl düştüğünü, istediğin illerin hiçbirini alamadığını, hatta sizin olan bir çok doğu ilini nasıl kaybettiğinizi. Aşırı özgüvende ters tepiyor, kutuplaşmalar da ters tepiyor, yanlış aday seçimide üstüne bal kaymak oluyor. Her gittiğin mitingde karşına ya MHP ya da CHP’yi aldın, iki parti liderine attın tuttun, belki sana gelmesi muhtemel olan MHP oylarını da kaybettin. Çünkü bir çok yerde CHP ve MHP adayları arasında dayanışma olduğu söyleniyor. Hangi aday daha güçlüyse o adaya oy verildiği söylentileri kulaktan kulağa dolaşmakta.
Artık önünüzde uzun bir süreç var bakalım hep beraber sonuçlarını göreceğiz, neler yapıp neler yapamayacaksınız. Yoksa 1989’un Özal örneği gözününüzün önünde olsun. Tarihle aranız pek iyi olmasada (mitinglerinizdeki konuşmalarınızdan hepimiz öğrendik) bir açıp okuyun ara ara faydası olur mutlaka.
Continue >>>

Hakkımda

Gezmeyi seven, hayvan sever, kedi delisi...

İzleyiciler

 

POSEIDON ♣ ♣ ♣ Mamanunes Templates ♣ ♣ ♣ Inspiração: Templates Ipietoon
Ilustração: Gatinhos - tubes by Jazzel (Site desativado)