I.
Bir süre önce Baykal’ın beni şaşırtan bir açıklamasını dinledim.Deniz Baykal ülkenin içinde bulunduğu kriz ortamından çıkabilmesi için çok önemli 7 maddelik çıkış önerilerini açıkladı. Bakıldığı zaman gayet akılcı öneriler gibi gözüküyor. Ve iktidardaki partiye sesleniyor.“İktidar bu önerileri uygularsa, biz de yanlarında olur onlara sonuna kadar desteğimizi veririz” diyor.
Peki Erdoğan ne yapıyor, devletin parasıyla o miting senin bu miting benim dolaşıyor. Her miting alanında şakşakçıları en ön sırada, Erdoğan boynunda gittiği ilin spor kulübünün atkısı çıkıyor kürsüye. Şakşakçılar hemen başlıyor alkışa. Kürsüden cevap vermeyi de ihmal etmiyor Baykal’a.
“Baykal, sen işine bak, bana akıl verme” diye.
Meydana toplanan halk başlıyor şakşaklamaya “yaşa başbakan en büyük sensin, gurur duyuyoruz seninle”
Başbakan devam ediyor a dese şakşak, b dese şakşak. Analarına küfür etse ilk anın dumurundan sonra yok canım iyi bir şey söylemiştir diyip onada şakşak.
Valla başbakan söylenenleri akıl olarak mı alır, ne olarak alır bilmiyorum, ama bir şekilde aklını başına alsa iyi olur. Kürsüden atıp tutmakla olmuyor. Biraz yukarılardan aşağılara halkın arasına bir insin. Ayağı yere bassın. Millete pembe tablolar çizip durmasın. İşsizlik resmi rakamlara göre yüzde 12,3’e yükselmiş, her geçen gün katlanarak büyüyor. Bir de buna gayri resmi rakamları ekle alsana koskoca bir işsiz ordusu. Türkiye he geçe gün uçuruma sürükleniyor, gidişat kötü. Böyle giderse 29 Mart’ta büyük bir hezimete uğraması kaçınılmaz gibi gözüküyor.Meydanlardaki kalabalıklara aldanma, Cumhuriyet mitinglerinde de görmüştük kalabalıkları, ama hiçbir sonuç alamadılar. Boş kalabalıkmış anlayacağın. Gelenleri bir çoğu seni görmeye geliyor olabilir.
II.
Deniz Feneri e.V. ile ilgili soya en nihayetinde Ankara Cumhuriyet Savcılığına ulaşmış. 6 ay dile kolay. Kurye yürüyerek gelse çoktan gelmiş olurdu ya o da ayrı bir soru zaten. Gerçi baştakiler dosyayı getirmeyi hiç istemediler, çaba sarfetmediler bunun için. Ama olmadı sonunda özet olduğu söylenen dosya geldi. Dosyanın içinden başbakandan , vekillere, bürokratlara, danışmanlara kadar çok sayıda ismin geçtiği iddiası var. Bu durumda dosya erken bir tarihte Türkiye’ye gelmiş olsaydı, bütün kirli çamaşırlar ortaya dökülürdü, olmazdı. Malum önümüz seçim, seçmenin aklını bulandırmak olmaz öyle durduk yere. Dosya gelmesine geldi de çevirisini kim yapacak, nekadar güvenilir, dosyadan evrak kaybolmayacak mı, hepsi muallakta kalan sorular. İnşallah bir 6 ayda onun çevirisi sürmez. Zaten bu süreçte sadece bir noter hakkında soruşturma açıldı. Onun dışında başka da bir işlem yapılmadı. Bu geçen zamanda bazı firmalar sermaye küçülttü, aklandı paklandı. Evraklar yok edildi belkide. Elde ne kaldı bilmeyiz ama dosyanın sonunda ne çıkacak hepimiz büyük bir merakla beklemekteyiz. Tabiki dosyanın bulunduğu yerde allah göstermesin bir yangın çıkmaz bir su baskını yaşanmaz, bir hırsızlık olayı olmazsa.
Alman Yargıç Johann Müller “asıl suçlular Türkiye’dedir” ibaresini karara yazdırdı ve Akman için Almanya’ya gelirse birşeyler olacağını bilmeli diye bir açıklama yaptı.
Başbakan yine mitinglerden birinde Deniz Feneri davasıyla ilgili kendisine yöneltilen suçlamaları cevaplıyor. “Benimle ne alakası var?” meydana toplanmış halk yine deli gibi başlıyor şakşaklamaya.
“Türkiye seninle gurur duyuyor”
Yahu ne gurur duyup duruyorsunuz. Adamların yemediği halt kalmadı, hepimiz hapı yuttuk. Kimse farkında değil. Midem bulanıyor. Yarın ki mitingde yine şakşakçılar en önde “Aslansın, kaplansın en büyük sensin Erdoğan, seninle gurur duyuyoruz”
Nah duyuyoruz. Hay ben böyle ………… içine edeyim!!!!!!
Krizdeyim K-R-İ-Z-D-E-E-E-E-E-E
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder