Ayrılık türküsü


Yüksek yüksek tepelere diye başlayıp acıklı bir şekilde devam eden türküyü bilmeyenimiz yoktur. Ayrılığı en güzel şekilde anlattığı için mi, yoksa başka sebeple midir bilinmez, yurdumuzda kına gecelerinde gelinleri ağlatmak için mutlaka söylenen türkülerden biridir. Hikayesi de türkünün sözlerinden anlaşılacağı üzere acıklı bir ayrılığı anlatır. Şimdi önce türkümüzün sözleri sonrada hikayesi.... Bakalım daha kaç genç kız gelin olurken bu türküde ağlacak.



Yüksek Yüksek Tepelere
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özlerim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özlerim
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özlerim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özlerim

Herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Eski zamanların birinde Zeynep adında çok güzel bir kız varmış. On altı yaşına yeni bastığı günlerde Zeynep'i köyündeki bir düğünde yabancı köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali Zeynep'i çok beğenir ve köyüne döndüğünde durumu büykülerine anlatır ve kızın babasına hemen görücü gönderir. Kızın ailesi görücüye olumlu cevap verir gönderirler. Kısa bir zaman sonra Ali ve Zeynep'e düğün yapılır. Ali, Zeynep'i alıp aşırı köyüne götürür.
Ali'nin köyü ile Zeynep'in köyünün arası üç gün üç gece mesafededir. Köylerin uzak oluşundan dolayı Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini yedi yıl boyunca göremez. Anne, baba, kardeş özlemi Zeynep'in yüreğinde günden güne artarak dayanılmaz bir hal alır. Köyün yeksek bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak ailesinin olduğu köyün tarafına dönüp için için kendi yaktığı türküyü söyler. Türküyü söyledikçe sıla özlemini de gidermeye çalışırmış. Ama Zeynep'in kocası onun bu özlemine pek aldırış etmez. Artık Zeynep'i de eskisi kadar sevmemektedir. Bu yüzden onu fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda sıla hasreti, aile özlemi ve kocasının horlaması Zeynep'i hasta edip yataklara düşürür.
Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için, köylüler anasının babasının çağrılmasını önerirler. Artık başka çaresinin kalmadığını anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonra bir akşam üstü Zeynep'in anası babasını da yanlarına alarak köye geri gelir. Zeynep'i yatakta ağır hasta bulan annesi, babası gördüklerine inanamazlar. Zeynep perişan bitkin bir halde hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü anasına babasına da söyler. Hem Zeynep'in içler acısı hali hemde söylediği türkünün sözlerinden dolayı çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler. Annesi de fenalıklar geçirir ve bayılır.
Zeynep hasretini giderir gidermesine ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha Zeynep'ten hayır gelmez ve sonu ölümle biter. Herkes Zeynep için göz yaşı döker. İşte o gün bu gündür ayrılığın hüznün türküsü olarak söylenip günümüze kadar gelir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Hakkımda

Gezmeyi seven, hayvan sever, kedi delisi...

İzleyiciler

 

POSEIDON ♣ ♣ ♣ Mamanunes Templates ♣ ♣ ♣ Inspiração: Templates Ipietoon
Ilustração: Gatinhos - tubes by Jazzel (Site desativado)