Şehr-i İstanbul


Şubat ayı’nda olmamıza rağmen havalar çok güzel. Sömestre tatili de bitmek üzere son günleri. Bir düşünün bakalım şöyle ailece veya tek başınıza ne zamandır bir yerlere gitmediniz. Hadi bu sabah güzel bir kahvaltının ardından eşinizi çocuğunuzu alın (bekarlar kızmasın hemen onlarda arasınlar sevgililerini) atın kendinizi dışarı ve şöyle bir İstanbul turuna çıkın. Benim önereceğim güzergah dışına da çıkabilirsin tabiî ki ama ben buraları çok severim. Küçük bir tavsiye olsun benim ki.
Beyazıt’tan Çemberlitaş’a doğru başlayın yürüyüşe, Sultanahmet’e gelince biraz mola verin, boş bir bank bulup oturun, soluklanın biraz, yolumuz uzun. Etrafınıza bir bakın Sultanahmet Camisi, Ayasofya karşınızda. Meydan da Ayasofya ile Sultanahmet Cami’i arasında kalan meydanda gezinin havuzun fıskiyeleri açıksa oturup biraz onları izleyin, suyun sesini dinleyin, kalabalık ve gürültü olsa da huzur verecektir suyun sesi size. Evet biraz dinlendiniz mi? O zaman kalkın bakalım Sultanahmet Cami’sini bir dolaşın, sonra çıkın Ayasofya’ya geçin dolaştınız mı orayı da, hemen yolun karşısına geçin Yerebatan Sarnıç’ını dolaşın. Bırakın sular damlasın üzerinize, arka fondan gelen müziğe kulak verin. Nasıl da huzur dolu bir ortam.
Yerebatan geziniz bitti mi? Şimdi çıkın hemen sola dönüp devam edin Gülhane Parkı’nın kapısına gelince durun orayı es geçmek olmaz. Girin içeri yavaş yavaş yürüyün yolu, sağlı sollu çiçekler, kuş sesleri nasıl da güzel değil mi? Sanki İstanbul değil. Durun sakın geri dönmeyin aşağı Sarayburnu yönüne doğru devam edin, ama kapıdan çıkmadan sağa dönüp çay bahçesine çıkın. Şöyle güzel kenardan bir yer seçin kendinize, söyleyin çayınızı. Çevirin yüzünüzü denizden yana Boğaz Köprüsü’ne doğru boğazdan gelen yük gemileri karşı kıyıdan insanları taşıyan Şirket-i Hayriye’ler, martılar seyreyleyin ve yudumlayın mis gibi çayınızı.
Biraz daha soluklandınız mı? Durmak yok Sarayburnu’ndan ağır ağır devam edin Eminönü yönüne. Galata Köprü’süne devam edin, yoruldunuz mu? Köprünün ortasında durup şöyle bir Şehr-i İstanbul’u seyreyleyin. Balık tutanlar iskelelere yanaşıp kalkan gemiler, martılar, kovalarda oynaşan balıklar…
Nasılda bir koşturmaca içinde insanlar, bu ne karmaşa diyorsunuz değil mi? Olsun siz yılmayın köprü altına inin. Boş masalardan birine kurulup söyleyin balık ekmeğinizi yanında mis gibi bir de soğan. Belki bugün şanslı gününüzdür, bir iki yunus balığı da size eşlik eder yemeğinizi yerken (ben şahidim köprünün altına kadar geliyorlar). Vakit epey oldu ama daha erken diyorsanız ve yorulmadıysanız çıkın köprüyü ya Tophane’ye doğru ya da Galata’ya doğru salının. Eğer tercihiniz Galata Kulesi olmuşsa, kuleyi gezmeseniz bile hemen dibindeki kahveye girin, hava güzelse bahçedeki masalardan birine oturun. Çayınızı söyleyin ve başlayın yudumlamaya, bir yudum da benim için alın. Hemen önündeki meydan da top oynayan, koşturan çocuklara bakın.
Ve günün sonunda huzur içinde tutun evinizin yolunu…….

İstanbul'da olmayanlar bana kızmasınlar. İyi haftasonları.

0 yorum:

Yorum Gönder

Hakkımda

Gezmeyi seven, hayvan sever, kedi delisi...

İzleyiciler

 

POSEIDON ♣ ♣ ♣ Mamanunes Templates ♣ ♣ ♣ Inspiração: Templates Ipietoon
Ilustração: Gatinhos - tubes by Jazzel (Site desativado)